İŞİTME KAYBI: GENÇLERE VE YAŞLILARA YARDIMCI OLUN
İşitme kaybının tanımlamasında iki basit soru (bir soru yenidoğanın ebeveynleri, diğer soru yaşlı hastalar için) iyileşme sağlayabilir. İşitme cihazı sorun çözme ipuçları sık karşılaşılan altı hasta sorununun üstesinden gelmenizde size yardımcı olabilir.UYGULAMA ÖNERİLERİ✓Baktığınız tüm yenidoğanların doğumdan kısa süre sonra işitme testinden geçtiğinden ve testi pozitif çıkanların < 3 ay içinde tekrar test edildiklerinden emin olun.
B✓Yaşlı hastalan ilk muayeneleri sırasında ve daha sonra her yıl düzenli olarak işitme kaybı açısından değerlendirin.
A✓Anlaşılabilir şekilde konuşun, göz temasını sürdürün ve işitme kaybı olan hastalanızla sözel olmayan jestler kullanarak iletişim kurun.
CÖneri derecesiA: İyi kalitede hasta yönelimli kanıt
B: Tutarsız veya kısıtlı kalitede hasta yönelimli kanıt
C: Görüş birliği, olağan uygulama, görüş, hastalık yönelimli kanıt, olgu serileri
İşitme kaybı ABD’de 36 milyon yetişkini ve gittikçe artarak çocukları da etkileyen yaygın bir sorundur. Yine de çoğu zaman tespit edilmemektedir. Hiç veya yeterince tedavi edilmemiş işitme kaybının sonuçlan ağır olabilir. İstenmeyen yan etkiler sıklıkla yaşa bağlıdır: Çocuklarda, işitme kaybı çeşitli komplikasyonlarla ilişkilendirilmektedir, bunların arasında dil gelişiminde gecikmeler, kötü akademik performans, sosyal ve duygusal sorunlar bulunmaktadır.Yetişkinlerde - özellikle yaşlılarda - işitme kaybı sosyal izolasyon, depresyon ve yaşam kalitesinde azalma olarak ortaya çıkabilmektedir.
Erken tanı ve tedavi bu istenmeyen etkileri azaltmak açısından katkı yapabilir. Fakat birçok doktor tıp fakültesinde işitme kaybını tanımlama ve tedavi etmek konusunda yetersiz eğitim almıştır. Dahası, işitme kaybı olan insanlar işitme kaybı olmayan hastalara göre sağlık hizmeti sunanlarla daha az etkileşim içindedir - bazılarının korku, güvensizlik ve hayal kırıklığına bağladığı bir bulgudur.
Doktorun işitme kaybı yaşayan insanlar ile ilgili farkındalığı, tarama yapmanın önemi ve işitme kaybı yaşayan hastalarla olan iletişim gereksinimi bu durumu değiştirmede yardımcı olabilir (Tablo l). Burada sunulan stratejiler bu durumu düşünerek geliştirildi.
■Yaşam döngüsü boyunca işitme kaybının kapsamı İşitme kaybı her 1000 yenidoğanda 1 ila 3 arasında bebeği etkilemektedir.9 Prevalans 5 yaşındaki çocuklar arasına yüzde ikiye, 18 yaşında yüzde 10 ile 20 arasına çıkmaktadır.10,11 Bu risk ‘erken yaşlı dönemde’ (50- 69 yaş arası tanımlanıyor) ivme kazanırken, erkekleri kadınlara göre daha çok etkilemektedir.12 işitme kaybı, yaşlı yetişkinler arasında en çok görülen dördüncü kronik durumdur ve huzur evinde yaşayanların > %70’inde bir tür işitme kaybı olduğu tahmin edilmektedir.
İşitme kaybı hafif (20-40 desibel (Db) arası kayıp), orta (41-55 desibel (Db) kayıp), orta-fazla arası (56-70 desibel kayıp (Db)), fazla (71-90 desibel kayıp (Db)) veya çok fazla (91 dB’den daha fazla kayıp) olarak sınıflanabilir, fakat her derecede işitme kaybı kayda değer olarak düşünülmelidir.
Çocuklarda hafif işitme kaybının etkileri, özellikle konuşması normal gelişmiş çocuklarda, hem profesyoneller hem de ebeveynler tarafından küçümsenir. Maalesef, bu tip durumlarda uygun yanıt verilememesi sıklıkla işitme kaybının istenmeyen etkilerini arttırmaktadır.
Yetişkinlerde, hafif ve orta işitme kaybı önemli derecede fonksiyonel işitme kaybına ve sonuçta, daha düşük yaşam kalitesine yol açabilir. Ayrıca, tespit edilmemiş her türlü işitme kaybı daha yaşlı hastaların bilişsel testlerdeki performanslarını etkileyebilerek, bilişsel bozukluk olarak yanlış tanıya yol açabilir. Yaşlı hastalar sıklıkla işitme kaybını küçümser ve çoğu yaşlı hasta -yanlış olarak- yaşa bağlı olan işitme kaybının tedavi edilemez olduğuna inanır.
Çocuklarda işitme kaybı doğumsal ya da edinsel olabilir Çocuklarda işitme kaybı iki kategoriye ayrılabilir: Doğumsal ya da edinsel. Doğumsal etiyolojiler Down send-romu, Usher sendromu ve Alport sendromu gibi genetik hastalıkları (pediyatrik işitme kaybının yüzde 50’sine neden olduğu düşünülmektedir) ve intrauterin hastalıkları içermektedir. Sonradan edinilen işitme kaybının nedenleri arasında tekrarlayan otitis media - özellikle yeni doğanlarda ve küçük çocuklarda en yaygın - ve çevresel gürültü bulunmaktadır (Tablo 2).
Adolesanlar ve genç erişkinler sıklıkla kişisel elektronik cihazlar ile kendilerini yüksek sese maruz bırakırlarken, bu yaş grubunda işitme koruması kullanma oranı düşüktür. Küçük bir çalışmanın sonuçları, genç erişkinlerin neredeyse üçte birinin iPodları veya mp3 çalarlarını düzenli olarak en yüksek ses düzeyinde dinlediklerini, bu durumun uzun dönemde işitme hasarına yol açabileceğini göstermektedir.İşitme kaybının oluştuğu ses düzeyleri http://
www.cdc.gov/ niosh/ topics/ noise/ noisemeter.html ‘de bulunabilir.Adolesanlarm olduğu gibi, yetişkinlerin de sürekli yüksek sese maruz bırakılmanın sonuçlarının farkında olması önemlidir, ancak kanıtlar bu tehlike konusunda verilen eğitimin çalışan yaşlarındaki yetişkinlerde gençlere göre daha çabuk davranış değişikliği oluşturduğunu göstermektedir.
Yenidoğanlar ve çocuklarda tarama parametreleri ABD Koruyucu Hizmetler Çalışma Grubu (USPSTF) evrensel yenidoğan işitme taraması önermektedir, ancak bu her zaman yapılamamaktadır. Bu nedenle, her zaman yeni ebeveynlere bebeklerinin doğumdan hemen sonra taramadan geçip geçmediğini sormak önemlidir. Eğer yanıt hayır ise (veya emin değillerse) hemen bir tarama isteyebilirsiniz.
İşitme kaybı açısından yüksek risk altında olan yenidoğanlar -yenidoğan yoğun bakım ünitesinde iki günden daha fazla zaman geçirenler, doğumsal sendromu olanlar, ailede kalıtımsal çocukluk sensorinöral işitme kaybı öyküsü olanlar veya kraniyofasiyal anormallik olanlar, ya da intrauterin infeksiyonlara maruz kalmış olanlar - 24 ila 30 aylıkta tekrar taramadan geçmelidir. Yenidoğan taramasının sonucu pozitif olanlar üç ay içinde taramayı tekrarlamalıdır. Eğer tekrarlanan tarama da pozitif ise, tam odyolojik muayene gereklidir.
■Yenidoğanlara test yapmak Yenidoğanları taramak için en çok kullanılan yöntemler oto-akustik emisyonlar (OAE) ve otomatize işitsel be-yinsapı yanıtıdır (AABR). Doğumsal işitme kaybının ortalama tespit edilme yaşı bu testlerden önce 2 ila 3 yaşlardı. Daha erken dönemde tespit edilme daha iyi gelişim sonuçları ile ilişkilidir.
OAE kohlear bütünlüğü değerlendirir ve dıştaki kıl hücrelerinin fonksiyonlarını ölçer. AABR sekizinci sinirden işitsel beyinsapına kadar olan işitme fonksiyonu değerlendirir.
■Bebekler ve daha büyük çocuklara test yapmak. Öğrenme zorluğu veya konuşma gecikmesi gibi işitme kaybı olduğu yönünde işaretler gösteren her çocuğa ve tekrarlayan otitis media yaşayan çocuklara odyolojik test önerilmelidir. Timpanogramlar orta kulak efüzyonu sonucunda ortaya çıkan iletim tipi işitme kaybına tanı koymak için kullanılabilir. Bir ebeveynin çocuğunun işitme kaybı olduğu yönündeki kaygısı dikkate alınmalıdır, çünkü ebeyenler işitme kaybını tanımlamada doktorlardan 12 ay ileride olabilirler.
“Oyun odyometresi” konuşma ve frekans- özgün uyarıcılara verilen yanıtlarla işitme sınırları ölçen bir davranışsal test olarak 2 ila 4 yaş arasındaki çocuklarda sık olarak kullanılır. Bu testte, çocuktan her ses duyduğunda bir kutunun içine bir blok koyması istenir.
Dört yaşından büyük çocuklar, tipik olarak, konuşma ve frekans-özgün uyarıcılara karşı ellerini kaldırmalarının istendiği geleneksel odyo-metri ile test edilirler. Bu teknik aynı zamanda adolesanlar için de kullanılabilir.
Konsültasyonlar, tanı sonrası gereksinim duyulan kaynaklar Odyolojik değerlendirme sonrası işitme kaybı tanısı konulan tüm çocuklar otolaringoloji, oftalmoloji ve genetik uzmanlarınca değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Ayrıca, erken girişim ve okul yıllarında devam eden uygun izleme ve destek için özel eğitim servisleri sunulmalıdır. Buna ek olarak, çocukların ebeveynlerine işitme kaybı ile ilgili kaynaklar konusunda iletişim bilgileri verilmelidir. (Tablo 3) Her derecede işitme kaybı olan adolesanlar ve genç yetişkinler ayrıca gürültüye maruz kalma hakkında bilgilendirilmelidirler.Tüm yaştaki işitme bozukluğu olan hastalarla ilgili tedavi seçeneklerini aşağıda değerlendireceğiz.
■Yetişkinlerde, çoğu işitme kaybı yaşla ilişkilidir İlerleyen yaş yetişkinlerde işitme kaybındaki tek önemli (ve değiştirilemeyen) risk faktörüdür. Serümen oluşumu, timpanik zar kalınlaşması, orta kulak işitme yapılarının dejenerasyonunu içeren fizyolojik değişiklikler ve azalmış santral işitme sürecinin tümü presbikuzise (yaşla ilişkili sensorinöral işitme bozukluğu) katkıda bulunabilir.30 Yüksek frekanslı işitme kaybı presbikuzisin özelliğidir ve ünsüzler yüksek frekanslı sesler olduğundan, bu tip işitme kaybı olan hastalar genellikle konuşmayı anlayamadıklarından yakınırlar.
İletim tipi işitme kaybı serümen oluşumu, yabancı cisim, otosklerozis, kolesteatoma ya da timpanik zar perforasyonu gibi her biri tedavi edilebilir faktörlere bağlı olarak oluşabilir. İşitme kaybı ile ilgili potansiyel değiştirilebilir risk faktörleri sigara bağımlılığı, diyabet, ototoksik ilaçlara maruz kalma ve mesleksel gürültü, serümen oluşumunu içermektedir.
Şüphelenmeyi sürdürün İleri yaştaki yetişkilerde işitme kaybı tanısı koymakta en önemli faktör tarama yapmayı hatırlamaktır. Yaşlı hastalar ilk ziyaretlerinde ve sonrasında yıllık olarak işitme kaybı için değerlendirilmelidir.31 Fakat çoğu zaman, bu durum böyle olmamaktadır. Bir çalışma, 65 ila 74 yaş arasındaki hastaların sadece yüzde 18’inin ve 75 yaş ve üstündeki hastaların sadece yüzde 22’sinin en son fizik muayenelerinde işitme kaybı taramasından geçtiğini buldu.
Ama tarama yapmanın hastaların yaşam kalitelerine ne etkisi vardır? Bu konuda bulgular karışıktır. Elli yaşından büyük belirtisi olmayan hastaların (ortalama yaş = 61) katıldığı işitme taramasının yapıldığı bir çalışmada, taramanın bir yıl içinde işitme cihazı kullanımını arttırdığı bulunmasına rağmen, yaşam kalitesinde bir iyileşme sağlamadığı görüldü.Daha yaşlı bir popülasyonun bulunduğu bir başka çalışmada ise (ortalama yaş = 72), taramanın yaşam kalitesinde pozitif bir etkisi olduğu bulundu.
Tarama araçları - ve bir soru Yetişkin hastalarda işitme kaybı tanısında birkaç test tekniği neredeyse aynı doğruluk payına sahiptir.
Bunlar arasında:
•Fısıltı testi (60 cm mesafeden yapılması gerekmektedir)
•Elle tutulan odyometri testi (40 dB’de 500-4000 Hertz (Hz) düzeyinde bu cihazlar %94 duyarlı olup, işitme kaybını tespit edebilmede %72 seçiciliğe sahiptir)
•10-soruluk işitme Kusuru Bataryası - Yaşlı Tarama Sürümü (HHIE-S)
http://www.asha.org/docs/html/GL199700199-T19.html adresinde bulunabilir.
HHIE-S, beş dakikadan daha az zaman almaktadır ve doğruluk payını arttırmak için odyometri testi ile beraber yapılabilir. Başka bir seçenek ise sadece bir soru sormaktır:
■”Şu anda işitme sorununuz var mı?” Bu soru yaşlılarda işitme kaybını saptamakta tek başına HHIE-S testi kadar etkilidir ve meşgul aile hekimleri için en etkili yöntem olabilir gibi görünmektedir.
İşitme kaybı şüphesi oluştuğunda konsültasyon gerekir Hastanın bakıcısı veya aile üyesi ya da hastanın kendisi işitme kaybı yakınmasında bulunduğunda, odyolojik konsültasyon düşünülmelidir, işitme taramasında pozitif sonuç ve işitme kaybının klinik olarak ortaya çıkması, sevk için gereksinim olduğunu gösterir.
Süreğen serümen oluşumu, yabancı cisim, otosklero-zis, kolesteatoma, timpanik zar perforasyonu ve tümör nedeniyle oluşan asimetrik işitme kaybını içeren komplike tablolar için otolaringoloji konsültasyonu gereklidir.
Her yaştaki hastalarda işitme kaybını tedavi etmek Serümen çocuklarda ve yetişkinlerde işitme kaybına yol açabilir ve sıklıkla poliklinikte tedavi edilebilir. Son zamanlarda çeşitli yollarla serümen çıkarılması yollarını değerlendiren bir Cochrane çalışması, serümenolitik tedavi ve alım sonrasında irrigasyon konusunda en güçlü bulguları elde etti. Serümenolitik ajanların kullanımının hiç tedavi etmemekten daha etkili olduğu görülmektedir , ancak bir ürünü diğerinden daha üstün kılan bir kanıt bulunmamaktadır.
İşitme cihazları ilk seçenek tedavidir
Serümen gibi kolaylıkla tedavi edilebilecek etiyolojiler dışlandığında, işitme kaybı olan çocuklar ve yetişkinler için ilk seçenek tedavi olarak işitme cihazları düşünülmelidir. işitme cihazlarının, her yaştaki hastalarda konuşma ve çevresel sesleri anlayabilmekte ve yaşam kalitesinde iyileşme yaptığı gösterilmektedir. Hafif, orta ve ağır işitme kaybı için uygun olan işitme cihazları bebeklerde bile kullanılabilmektedir. Ancak, işitme cihazlarından yarar görebilecek olan yaşlı hastaların yalnız %20 kadarı bunları almaktadır ve işitme cihazları olan yaşlı insanların yüzde 25 ile yüzde 40 arasında bir oranı işitme cihazları bazen kullanmakta, kullanmayı tamamen bırakmakta ya da kısıtlı yararı olmasına rağmen kullanmaya devam etmektedir.
Daha fazla kullanım için maliyet potansiyel bir engeldir. İşitme cihazlarının fiyatı her çift için 1000 ila 4000 dolar arasında değişmektedir. Ve, sigorta kapsamı her sağlık planına göre farklılık göstermesine rağmen, işitme cihazları Medicare tarafından karşılanmamaktadır.
Dahası, yaşlı hastalar işitme cihazlarına uyum sağlamakta bazen zorluk çekmektedir (“işitme cihazları eğer hastalar onları takmazsa işe yaramıyor”a bakın).Bilişsel bozukluklar, işitme cihazlarını kullanmakta zorluk ve utanmak işitme cihazlarının daha az kullanımı için katkıda bulunan faktörlerdir.